25 Aralık 2017 Pazartesi

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ, MİZAHİ CİHAN DEĞER!..


Cihan Demirci'nin 1985 yılından kalma bir karikatürü... Bu karikatür 1985 yılının sonlarında, yılbaşı öncesinde Hürriyet Gazetesinin "Gümgür Gümbür" adlı mizah sayfasında yayınlanmıştı. 1985 giderken durum buydu!.. Kısacası; dünden bugüne sadece görüntülerdeki kişiler ve tv ekranlarındaki teknolojik gelişmeler değişti!..

#GeçmişZamanOlurkiMizahiCihanDeğer #GümbürGümbür #HürriyetGazetesi1985 #CihanDemirci #NoelBaba1985 #GüldürüÜretimMerkezi #GÜM


22 Aralık 2017 Cuma

PİYASAYI VİRÜS GİBİ SARMIŞ BU DERGİLER HEM MİZAHA, HEM DE EDEBİYATA ZARAR VERİYOR!..

Ot'muş, Bavul'muş, Kafa'ymış ve bayileri bulaşıcı bir hastalık gibi sarmış tüm türevleriymiş, hem mizaha hem de edebiyata zarar veren, ne mizah dergisi, ne de edebiyat dergisi olamayan bu dergileri bugüne dek zerre kadar ciddiye almadığım gibi bunların hiçbirine bir gün olsun yazmadım, çizmedim. Üstelik sırf "ticari" amaçla çıkan, dergiyi son derece ucuza mal ederek ciddi kârlar elde eden bu dergi(cik)ler yazar-çizer emeğinin de baş düşmanıdırlar. Telif filan vermezler, veren olursa da utanç verici telifler öder.

Üzülerek söylemek durumundayım ki; bu dergilerin virüs gibi yayılmasında Metin Üstündağ'ın da (MetÜst) ne yazık ki ciddi katkıları olmuştur. Zaman gelir her şey yerli yerine oturur ve bu dergilerin edebiyata-mizaha verdiği zarar ilerde daha da iyi anlaşılır. Bu dergiler üstelik pek çok yazara-şaire ait olmayan yazıyı, şiiri onun yazısı-şiiri ya da sözüymüş gibi yayınlayarak ülkedeki "Cahiliye Devri"ne de ciddi anlamda katkı sağladılar.

İçi boş okur ve içi boş yazar tipinin artmasına, sığlığın dal-budak haline gelmesine destek verdiler. Şu sıralar tepki toplayan bir sayfa nedeniyle bu dergilerdeki yanlışı yeni fark eden arkadaşlara, yazarlara, edebiyatçılara da bıyık altından hüzünlü bir gülümseme yolluyorum sadece!..

(Cihan Demirci-22 Aralık 2017- AH!)



11 Aralık 2017 Pazartesi

ÖNCÜ BİR YAYINCI, KARİKATÜRCÜ KÖKENLİ GAZETECİ SEDAT SİMAVİ'Yİ 64. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ...


SEDAT SİMAVİ... Karikatürcü kökenli, basınımızda çığır açmış, pek çok ilklere imza atmış, öncü bir yayıncı, gazeteci... Sedat Simavi'yi 64. Ölüm yıldönümünde sevgiyle anıyoruz... Sedat Simavi 1946 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ni kuran isim. Gazetecilik mesleğinin ülkemizdeki en önemli kurumu onun sayesinde kuruldu. 1948'de onun çıkardığı, günümüzde de yaşamını sürdüren Hürriyet gazetesi ne yazık ki artık onun adını logosunun altında bile kullanmıyor. Yıllar önce kurucusu ve ilk patronu olan Sedat Simavi'nin adını sildiği gibi Sedat Simavi'nin en önemli gazetecilik ilkesi olan "KALEMİNE EFENDİ KAL, MECBUR KALIRSAN KIR AMA SATMA" sözünün özellikle 1 Kasım 2015 seçimlerinden beridir artık yanında bile geçmez oldu ne yazık ki... (C.D.)

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: 
SEDAT SİMAVİ KİMDİR?

Burada okuyacağınız kısa özgeçmişi oradan-buradan hemencecik kopyalamadık, pek çok kaynağı tarayarak özel olarak hazırladık. Sedat Simavi 1896'da İstanbul’da doğdu ve Galatasaray Lisesinde eğitim gördü. Yayıncılığa ilk adımını bir mizah dergisi yayımlayarak yaptı: "HANDE"... Sadece yayıncı değil aynı zamanda bir karikatürcüydü. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin sitesinde "1914 yılında haftalık Hande dergisini yayımladı" yazıyor ama MİZAHHABER olarak biz bu dergiyi 1916'da çıkardığını biliyoruz. 1918'de ise bu kez "DİKEN" adlı bir başka bir mizah dergisi yayımladı. 21 Temmuz 1920 de Dersaadet (Mutluluk Kapısı anlamında İstanbul ‘un isimlerinden biri) Gazetesini yayımladı. Milli Kurtuluş hareketini destekleyen bu gazete, mütareke ve işgal sansürünün çeşitli baskılarına ancak 128 gün dayanabildi. Bu kez 8 Şubat 1921 günü Payıtaht (Başkent) gazetesini yayımladı. Bu gazete de sansürlerin sürekli hedefi oldu. Yayım hayatı sadece 54 gün sürdü. 1921-1923 yılları arasında yayınladığı "GÜLERYÜZ" mizah dergisiyle Kurtuluş Savaşına destek verdi. Bu anlamda İstanbul hükümetini destekleyen "Aydede" adlı mizah dergisinin tam karşısında Mustafa Kemal'den yana tavır aldı. 10 Ağustos 1908'de ilk karikatürcü sayılan Ali Fuat Bey tarafından çıkarılan KARAGÖZ mizah dergisini 1935 yılında satın alan Sedat Simavi mizah yayıncılığını bu dergiyle sürdürdü. Karagöz mizah tarihimizin Akbaba'dan sonra en uzun ömürlü ikinci dergisidir. Sedat Simavi'nin ölümünden sonra da 2 yıl, toplam olarak ise; 47 yıl yayımlanmıştır. Simavi'nin 15 Mayıs 1933 günü yayımladığı Yedi Gün Dergisi ise döneminde 54 bin tiraja tırmanarak o zamanın gazeteler ile birlikte Harf Devriminin yayılmasında öncülerinden biri oldu. Sedat SİMAVİ 1 Mayıs 1948 günü, ülkenin basın hayatına yeni ufuklar açan HÜRRİYET gazetesini kurdu. Hürriyet gazetesini 5 yıl kadar yayımladıktan sonra 11 Aralık 1953'te bu dünyaya veda etti. Ülkede yayıncılık alanında tam anlamıyla öncü bir isim olan Sedat Simavi özellikle; Kadın ve magazin türü dergilerde tam bir öncüdür. Sadece yayıncılık, karikatürcülük yapmamış sinemayla da ilgilenmiştir. Sinemamızın ilk konulu filmi sayılan "Pençe" filmini 1917'de çekmiştir. Gene aynı yıl "Casus" adlı konulu bir film daha çekmiştir ama acı olan bu iki film de ne yazık ki kayıptır ve arşivlerde yer almamaktadır... Ölümünün 64. yılında bir kez daha sevgiyle anıyoruz... (C.D.)

20 Kasım 2017 Pazartesi

2. ULUSLARARASI ÇUKUROVA KARİKATÜR FESTİVALİ ADANA'DA GERÇEKLEŞTİ.


2. Uluslararası Çukurova Karikatür Festivalinin kapanış anında festivale konuk olan karikatürcüler toplu halde Çukurova Belediye Başkanıyla sahnede... 


Tan Oral, Ufuk Tekin, Altan Öymen "Acılı Adana" söyleşisinde... 

AH MİZAH / ÖZEL HABER - Çukurova Belediyesince düzenlenen 2. Uluslararası Çukurova Karikatür Festivali, 17-18 Kasım tarihlerinde Adana'da gerçekleşti. 17 Kasım Cuma günü açılışı yapılan festivalde, Orhan Kemal Kültür Merkezi önünde açılan standlarda karikatür ve çizgi roman kitapları, çizgi roman ve çizgi bant karakterlerinin karton maketleri sergilendi. Çukurova Belediye başkanı Soner Çetin'in konuşmasıyla açılan festivaldeki ilk söyleşi "Acılı Adana"da, festivalin aynı zamanda "Onur Konuğu" olan, 80 yaşındaki delikanlı çizer Tan Oral ile yılların duayen gazetecisi-siyasetçisi Altan Öymen konuşmacıydılar. Bu söyleşiyi Çukurova Belediyesi Kültür Müdürü ve bu festivalin beyni olan Ufuk Tekin sundu. Sonrasında uzun yıllar önce Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış bir röportaj dizisinin sergisi olan "Acılı Adana" ile, Don Kişot Dergisinin Uluslararası Farkılıklara Saygı Karikatür sergileri ile festivale Ukrayna'dan katılan Oleksy Kustovsky ile İtalya'dan gelen Marco De Angelis'in sergileri hep birlikte açıldı. 



Yılmaz Aslantürk, Bülent Üstün ve Mehmet Saygın söyleşi sonunda çiçek plaketlerini alırken... 


Yönlendiriciliğini Mehmet Saygın'ın yaptığı İlk günün son etkinliğinde; Kötü Kedi Şerafettin'in çizeri Bülent Üstün ile Otisabi karakterinin çizeri Yılmaz Aslantürk konuşmacı olarak, kendi çizgi maceralarını anlatıp, bu yaz yitirdiğimiz çizgi roman ustası Galip Tekin'i andılar. Bu arada biz de şunu öğrendik ki, Galip Tekin yaşamını yitirmeseydi bu festivalin konukları arasında olacaktı. Festivalin ikinci günü olan 18 Kasım Cumartesi günü, Orhan Kemal Kültür Merkezi önündeki kitap standlarında kitap imzasıyla başladı. Festivalin konuklarından çizgi romancı-karikatürcü Bülent Arabacıoğlu, Tan Oral, Bülent Üstün, Yılmaz Aslantürk, Hicabi Demirci "Komik Şeyler" standında kitaplarını imzaladılar. Festivalin en keyifli etkinliği sürenin yetmediği "Çocuklarla çizim etkinliği" idi. Adana'daki çeşitli özel okulllardan gelen öğrencilerin karşısında oturan tüm festival konuğu çizerler onları çizerken, çocuklar da konul çizerleri çizdiler. 


Zeynep Özatalay, İ.Serdar Sayar ve Cihan Demirci... 

Bu etkinliğin ardından Orhan Kemal Kültür Merkezi salonunda, yönlendiriciliğini İ.Serdar Sayar'ın yaptığı 2 söyleşi yanyana gerçekleşti. Önce mizah yazarı ve karikatürcü Cihan Demirci "Oğuz Abi'nin Gırgır"ı başlıklı söyleşide kısaca Gırgır dergisinin çıkış öyküsünü, Gırgır'lı yılları anlattıktan sonra karikatürün, mizah dergilerinin ve mizahın bugün yaşadığı sorunlara değindi. Çizer, illustratör Zeynep Özatalay'da "Editoryal İllustrastyon" başlıklı konuşmasında editoryal çizim inceliklerine değindi. Ardından salondan gelen sorulara yanıt verildi. 


Marco De Angelis, Erdoğan Karayel ve Oleksy Kustovsky...

Bir sonraki etkinlikte, festivale yurt dışından katılan 3 konuk çizer sahne aldı. Almanya'dan gelen çizer Erdoğan Karayel'in yönlendiriciliğinde, Ukraynalı çizer Oleksy Kustovsky ile İtalyan çizer Marco De Angelis, tercümanlar eşliğinde, kendi ülkelerindeki karikatür serüveninin durumunu anlatıp, Türkiye Karikatürü üzerine görüşlerini bildirdiler. 

2004 yılında, ne yazık ki çok erken bir yaşta yitirdiğimiz Tarsus kökenli, bu toprakların insanı olan çizer Necati Abacı da 2. Çukurova Karikatür Festivalinde unutulmadı ve eşi Sabahat Abacı onun anısına sahnedeydi. 

Festivaldeki diğer iki sergide ikinci gün açılan, Erdoğan Karayel'in "Çizgilerde Yaşayanlar-Portre Karikatürler" sergisi ile Zeynep Özatalay'ın "Çizgili Türkiye Gündemi" sergileriydi. Festivalde "Musa Kart" adına düzenlenen "Basın Özgürlüğü" konulu karikatür yarışmasının da ödül töreni gerçekleşti. Ayrıca "Çocuklar" kategorisinde ödül alanların ödülleri de verildi. Festivalde "Basın Özgürlüğü" ödülü, 9 ay Silivri'de hapis yatan, yaz aylarında özgürlüğüne kavuşan, ancak davası devam etmekte olan yılların usta çizeri Musa Kart'a verildi. Tan Oral'a verilen "Onur Konuğu" ödülünün ardından festivalin son etkinliği için Sunay Akın sahne aldı ve 1 saatlik "Bakmak ile Görmek" başlıklı, karikatür-çizgi roman-çizer anıları-anekdotları ağırlıklı bir gösteri sundu. Bu tür festivallerin hem sürelerinin hem de adetlerinin artması, yıllardır yaşamadığı baskı kalmayan karikatürün-mizahın-çizginin gücünün hak ettiği yere yeniden ulaşması dileğiyle... (AH!) 


2. ULUSLARARASI ÇUKUROVA KARİKATÜR FESTİVALİNDEN ÇEŞİTLİ ANLAR, FOTOĞRAFLAR... 


14 Kasım 2017 Salı

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: "AH MİZAH BLOĞUMUZ 1 YAŞINDA!.."


1 Temmuz 2007 tarihinde internet üzerinde yayına geçen MİZAHHABER adlı bloğumuz 10 yıla yaklaşan bir yayın sürecinde mizah ve karikatür dünyasının kütüphanesi, belleği kıvamına gelmişti. 

Pek çok mizahseverin ve araştırmacının, tez çalışması yapan öğrencinin yararlandığı bilgilerle, karikatürlerle, mizah ve karikatür tarihiyle dolu olan Mizahhaber, 15 Temmuz 2016 sonrasında oluşan OHAL süreci içinde 6 Ekim 2016 tarihinde bir mahkeme kararıyla erişime engelli hale getirildi. Mizah dünyasının gözü-kulağı-sesi olan bu bloğun hiçbir açıklama bile yapılmaksızın yayınının engellenmesi sonrasında, 14 Kasım 2016 tarihinde, "AH" mizah bloğumuz yayına girdi. "AH" sözcüğü bu ülkede çok sık kullandığımız bir sözcüktür ve Mizah'ın da son iki harfinden öte anlamlar taşımaktadır.

Mizah dünyasından karikatürler, haberler, bilgiler veren "AH" bloğumuz 14 Kasım 2017 tarihinde 1. yaşını geride bırakıyor. Bloğumuzun Facebook sayfası da bulunuyor. Bu bloğun  arkasında, yazar-çizerlik serüveni 2018 yılında 40. yıla ulaşacak olan Cihan Demirci bulunuyor. Mizah bu akla ziyan coğrafyada soluk almamızı sağlayan tek besinimiz, onsuz yaşayamayız!.. Böylesine akla ziyan bir hayatın yaşandığı, hayatın abuklaşmış, sapıtmış gerçeklerinin mizahın yaratıcı gücünü çoktan geçip, tur üstüne tur bindirdiği bir yerde mizah yapmaya çalışmak da aslında nafile bir durum gibi gözükebilir, ama doğmak yetmez insan olmaya, bir ömür sürer insan olma çabası, bu nedenle şimdilerde hayatın gerisine düşmüş gibi gözüken mizahın elbet yeniden hak ettiği günler gelecektir, o yüzdendir en ufak bir maddi karşılığı olmayan bu delice çabamız... O HALDE; YAŞASIN MİZAH, YAŞASIN MİZAHIN SONUNDAKİ: "AH", YAŞASIN "AH" MİZAH!..

Cihan Demirci (AH!)


14 Nisan 2017 Cuma

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: "ABSÜRD MİZAHIN ÜLKEMİZDEKİ ÖNCÜSÜ, MİZAH DEHASI SUAVİ SÜALP'İ ÖLÜMÜNÜN 36. YILINDA SEVGİ VE ÖZLEMLE ANIYORUZ..."


Absürd Mizahın bu ülkedeki öncü ismi olan ustam Suavi Süalp'i ölümünün 36. yılında sevgi ve özlemle anıyorum... 
14 Nisan 1981'de henüz 55 yaşındayken yitirdiğimiz Suavi Süalp, 50'li yıllardan başlayarak kendine özgü bir mizahın yaratıcısı olarak mizahımıza getirdiği yeniliklerle özellikle 60'lı ve 70'li yıllarda mizahımızı derinden etkilemiş, damgasını vurmuş büyük bir mizah ustasıdır. Hem yazar, hem çizer olarak tek kişilik bir mizah ordusu gibi çalışan, 1972'de tek başına hazırladığı "Salata" mizah dergisiyle Gırgır mizahının da doğuşuna yol açan, sadece mizah dergilerine, gazetelere değil, komedi oyunlarıyla tiyatromuza ve senaryolarıyla sinemamıza da katkıda bulunan, absürd mizahın öncüsü Suavi Süalp 1954'te TEF'le başlayan, Akbaba, Salata ve Gırgır ile doruklara çıkan dergi serüvenini, 1981'de Ses Dergisinin Atmaca mizah ekinde noktalamış oldu.  

Onun mizahıyla çocuk yaşta okuru olduğum "Salata" dergisiyle tanışmıştım. Beni çarpmıştı, çünkü henüz ilkokul 4. sınıfa giderken evde defter sayfalarından kendi kendine mizah dergileri yapan tuahf bir çocuk olarak, okumaya başladığım 16 sayfalık bu derginin tamamını, Suavi Süalp'in tek başına yaptığını görmüş, müthiş etkilenmiştim. 1972'de Gırgır'ı çıkaran Oğuz Aral, 1 yıl sonra onu Salata'dan transfer ederek, Gırgır'ın da ilk yazarı yapacaktı. Mizah camiası her anlamdaki "Baba" görüntüsü nedeniyle ona hep "Suavi Baba" dedi. 1972'de dergisiyle okuru olduğum Suavi Baba ile 1979'da kısa bir süre, sırf onunla tanışmak adına girdiğim Karakedi mizah dergisinde tanışmıştım. 2 yıl sonra onu aniden yitirdik ama 1982-1986 yılları arasında çalıştığım Güldürü Üretim Merkezi, hazırladığı tüm mizah sayfalarında ve mizah eklerinde onu yaşattı. Suavi Baba, sanki bizimleydi ve yaşıyordu. Bunun en önemli nedenlerinden biri Suavi Süalp'in mizah anlayışından çok etkilnemiş, onun yanında mizaha adım atmış Kandemir Konduk'un GÜM'ün Müjdat Gezen'le birlikte iki yöneticisinden biri olmasıydı. 

Erken yaşta ölümü bana dert olan bu mizah dehası için bir şeyler yapılmalı düşüncesiyle, önce 1989'da çalıştığım "Mazete" adlı mizah ekinde ona özel bir mizah eki hazırladık. Bu beni kesmedi ve oturup tam 10 yıllık bir çalışmanın ardından 1999 yılında yayınladığım "Bir Mizah Dehası Suavi Süalp" adlı biyografi-anı kitabıyla onun bu coğrafyada mizaha kattıklarını, öncü halini, pek çok arkadaşının, meslektaşının tanıklıklarıyla, anı ve anekdotlarla gün ışığına çıkarmaya çalışmıştım. Bu kitabın söyleşisini hem İstanbul Kitap Fuarında, hem de İzmir Kitap Fuarında yaptık. Kitap tez çalışmalarına konu oldu. 

Hem erken yaşta ölmesi hem de su içer gibi kendini kasmadan rahatça yaptığı o doğal mizahın ona verdiği aşırı mütevazı hâl nedeniyle ne yazık ki epeyce karambole gitmiş bir usta olan Suavi Süalp 14 Nisan 1981'de veda etmişti dünyaya ve gittiğinde henüz 55 yaşındaydı... Suavi Süalp'in doğum günü de, tıpkı ölümü gibi gene bir Nisan günüdür, 23 Nisan'dır... Yüzümüzü hep güldürmüş, kendine özgü bir mizahın yaratıcısı olarak, özelllikle 50'li yıllarda mizahımıza getirdiği yeniliklerle 60'lı ve 70'li yıllarda mizahımızı derinden etkilemiş Suavi Süalp'in o absürd ruhuna bir kez daha sevgiyle... absürd mizahın öncüsü Suavi Süalp ustamızı 36. ölüm yıldönümünde bir kez daha sevgiyle anıyorum... O absürd, o neşeli ruhu şad olsun... 

Cihan Demirci (AH!) 


BÜLENT KARAKÖSE'NİN ÇİZGİSİYLE SUAVİ SÜALP... 

OĞUZ ARAL'IN ARDINDAN YAZDIĞI SATIRLAR... 

Hiç kimseye yaltaklanmadan, onurlu bir şekilde kalemi ile para kazanma hatasına düşerek yaşayıp gitti Suavi Süalp. Gırgır’da birlikte çalışmayı teklif ettim. Ama ondan sonra Suavi’yi koydunsa bul yerinde. Bekle bekle Süavi gelmez. Neden sonra kapıda o güleç yüzüyle gözüktü. “Oğuz geç kaldım ama öyle espriler buldum ki, gülmekten kırılacaksın,” dedi. Ceplerini karıştırmaya başladı. Paralar filan çıktı cebinden. Neden sonra pantolonunun cebinden küçük bir kâğıt buldu. Başladı bana okumaya: “Seçme saçmalar... Senin de çekilecek bir tarafın kalmadı... İmza: Halat,”deyip gülmeye başladı. Okumaya devam etti. “Kiralık ilanlar... Haberler... Anketler... Küçük ilanlar...” Bir aralık düşündüm, bu kadar çok şey bu küçücük kâğıda sığar mı diye. Elindeki kâğıdı aniden çekip aldım. Bir de gördüm ki elimdeki kağıt bomboş değil mi? Süavi Süalp o kadar espriyi doğaçtan yapmıştı... 
(Oğuz Aral -1981)



CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇİZGİSİYLE SUAVİ SÜALP... 

ATİLLA SOLAKER'İN ÇİZGİSİYLE SUAVİ SÜALP... 

AİLE ALBÜMÜNDEN... 

Suavi Süalp, eşi Sevgi Süalp ve oğlu Hikmet Evren Süalp ile... 



6 KASIM 1999 TARİHİNDE TÜYAP KİTAP FUARINDA GERÇEKLEŞEN "BİR MİZAH DEHASI SUAVİ SÜALP" SÖYLEŞİSİNDEN BİR ANI... KONUŞMACILAR; KANDEMİR KONDUK, CİHAN DEMİRCİ, SİNAN GÜRDAĞCIK VE SUNDER ERDOĞAN...