3 Temmuz 2018 Salı

YAKICI AY "TEMMUZ" MİZAHÇIYI SEVMİYOR!..




Acı bir gerçektir ama insan yakıcı bir ay olan TEMMUZ MİZAHI VE MİZAHÇIYI SEVMİYOR!..  Neden böyle dediğimi yazıyı okuyunca daha iyi anlayacaksınız... 

Yıllar önce, tam 11 yıl önce Cumhuriyet'in Kültür sayfasında karikatür ve mizah üzerine yazılar yazdığım dönemlerde; "Mizahın Temmuz Hüznü" başlıklı bir yazı kaleme almıştım. 2007 yılı Temmuz'unda yayınlanan bu yazıda Temmuz ayının mizahçılara, karikatürcülere, komedyenlere pek yaramadığını, Temmuz'da yitirdiğimiz mizahçıları sıralayarak anlatmıştım. Bu yazının ardından da bu isimlere yenileri eklendi aradan geçen yıllarda ve mizahın o ağır Temmuz hüznü bitmedi. 

Nasıl bitsin ki, daha Temmuz'un 2'sinde Asaf Koçak'ın, 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamında yakılanlar arasında yer almasıyla başlar Temmuz ayının mizah hüznü. Hemen ardından gün sektirmeden gider... 3 Temmuz 2000'de "Yüzümüzü" sinemada güldüren adam Kemal Sunal veda etmiştir dünyaya. 4 Temmuz 1974'te karikatürcü Salih Erimez vefat etmiştir. Yıllarca gününü bile bilemediğimiz Gırgır ve Fırt dergilerinin, henüz 43 yaşında yaşamını yitirmiş mizah yazarı İsmet Çelik, 5 Temmuz 1984'te yitirmiştir yaşamını. 6 Temmuz 1995, Sivas'ta yakılmaktan zor kurtulan mizahımızın dev ustası Aziz Nesin'in veda günüdür dünyaya. Aziz Nesin'in gittiği gün olan 6 Temmuz'a geçtiğimiz yıl, 6 Temmuz 2017'de çok sevdiğimiz özgün bir çizgi romancı, çizer arkadaşımız Galip Tekin de eklendi ne yazık ki.... 

7 Temmuz ise bir başka dev ustanın Rıfat Ilgaz'ın ölüm yıldönümüdür ki, o da Sivas Katliamı acısına dayanamayıp 7 Temmuz 1993'te yitirmiştir yaşamını. Yıllarca karikatür balonlarına hayat veren kaligraf Nezih Dündar ise 2 yıl önce 13 Temmuz 2014'te veda etti bizlere.  Gene geçen yıl, 14 Temmuz 2017 tarihinde bu kez bir başka çizeri, çizgi romancıyı Ragıp Derin ustayı yitirdik sessiz-sedasız...  Gırgır ve Fırt dergilerine uzun yıllar emek vermiş bir başka usta mizahçı Orhan Alev, 15 Temmuz 2007'de yitirdi yaşamını. Çizer Ali Şükrü Fidan gencecik yaşında 19 Temmuz 1999'da yitip giderken, gene gencecik yaşında 22 Temmuz 2004'te gitti bir başka çizgi ustası: Necati Abacı... Uzun yıllar hep yüzümüzü güldürmüş bir kadın sanatçı, bir mizah ustası Suna Pekuysal, 22 Temmuz 2008'de uçup gitti aramızdan. Yıllarca yarışma programları sunmuş, sunucu, şovmen ve yazar Cenk Koray ise 23 Temmuz 2000'di yaşamını yitirdiğinde. Karikatürist Hulki Onaran 25 Temmuz 1987'de vefat etmişti... Geleneksel Tiyatromuzun usta yazarı, pek çok komedi filminin senaristi Sadık Şendil usta ise 26 Temmuz 1986'da kapattı yaşam perdesini... 26 Temmuz bir başka mizah ustasının da veda günüydü... Gırgır dergisinin mimarı, bizleri yetiştiren bir büyük benzersiz mizah ustası Oğuz Aral ise 26 Temmuz 2004'te gidivermişti.

Üstelik bu Temmuz ayı 5-10 Temmuz arası mizahımızın bir başka büyük kahramanı Nasreddin Hoca'nın şenliğiyle başlardı bir zamanlar Akşehir'de... Ama ülkenin perişan ve tatsız hali, Nasreddin Hoca'nın memleketindeki şenliğe kadar yansıyınca, Nasreddin Hoca uzun yıllardır artık "Camii Hocası" kıvamında anılmaya başlayınca Akşehir'in de tadı kaçtı yıllardır, şenlik arka plana düştü ve benim gibi mizahçılar da gitmez oldu Akşehir'e... Kısacası bu insan yakıcı Temmuz Nasreddin Hoca'mızı da yedi!..  Laf aramızda gerçek Nasreddin Hoca'yı da zaten ancak 90'lı yılların ortasında Profesör Pertev Naili Boratav'ın 40 yıllık bir emekle hazırladığı kitapla öğrenebildik ya... Üstelik toplumun büyük bir kısmı gerçek Nasreddin'i hala tanımıyor, mizahçıların bile bir çoğu bilmez, bu ülke her şeyi hasır ve asır altı eder çünkü...

Başta da dedik ya, mizahın hüzünlü ayıdır Temmuz... Yakıcı bir Sivas sıcağıyla başlar ve pek çok usta mizahçıyı alıp gider uzun yıllardır aramızdan... Mizahhaber bloğumuzda sağ alt tarafa doğru bakıp da, yitirdiğimiz isimlerin listesine göz atarsanız Temmuz ayının diğer aylara fark attığını siz de görürsünüz... Mizahçıyla zoru nedir Temmuz'un, mizahçı olduğumuz için biz mi abartıyoruz bilinmez ama acı gerçek budur!..   

Temmuz ayında yitirdiğimiz tüm mizah ustalarını bir kez daha  sevgiyle ve özlemle anıyorum... Mizahın dayanma gücü ve direnci üzerinize olsun, onların da mizah dolu ruhları şad olsun...

Cihan Demirci - AH! (3 Temmuz 2018)
 

7 Haziran 2018 Perşembe

KARİKATÜRÜMÜZÜN İKİ BÜYÜK USTASI; FERRUH DOĞAN VE FERİT ÖNGÖREN'İ ANIYORUZ...

Karikatürümüzün iki büyük ustası; Ferruh Doğan ve Ferit Öngören'i, 10 yıl arayla 7 Haziran tarihinde yitirmiştik... 1932 doğumlu Ferruh Doğan, 2000 yılının 7 Haziran'ın da veda etmişti yaşama. Ferruh Doğan için yıllar önce yazdığım yazının başlığında "Az çizgiyle çok söz söylemenin ustası" tanımlamasını kullanmıştım Ferruh ağabey için. Gerçekten de çizgi sadeleştirme ustası olan Ferruh Doğan, az çizgiyle çok şeyler söyleyen, yalın çizgilerin büyük ustasıydı karikatürümüzde. Onu 7 Haziran 2000 tarihinde yitirdik. Aramızdan ayrılalı 18 yıl geride kaldı bugün...


Ferruh ağabey kendi kuşağı çizerler içersinde bile bir başka duruşa sahipti... Çizgiyi onun kadar ekonomik kullanan pek fazla çıkmadı 50 kuşağı arasından...Bence en önemli yanlarının başında toplumsal duyarlılığı, çok okuyan, çok takip eden, çok araştıran bir yapıya sahip olması gelirdi ki, bu açıkcası günümüzde pek az çizerde bulunan bir özellik haline geldi!.. Ferruh ağabeyle yaptığınız ayaküstü ve kısacık bir sohbette bile bu saydıklarımı hemen hissederdiniz...


Onunla gerçek anlamda dostluğumuz 1983 yılında başlamıştı... Güldürü Üretim Merkezi’nde çalışırken yaptığımız “Pazartesi Toplantıları”na bir pazartesi günü de Ferruh Doğan katılmıştı... Ferruh ağabeyle ilk kez o toplantıda tanışmış ve söyleşi sonrasında elimde heyecanla tuttuğum “Politika” isimli kitabını ona imzalatmıştım... Çizgiyi de, sözü de ekonomik kullanmayan bir Gırgır öğrencisi olduğum için o gün Ferruh Doğan’ın yanına biraz ürkek yaklaşmıştım açıkçası... Ama kurduğum diyalog sonrasında bu ürkeklikten eser kalmamıştı... Ferruh ağabeyle daha sonraları pek çok kez ayaküstü muhabbetlerimiz oldu... Bu muhabbetlerde yaptıklarımı ciddi olarak izleyen, bana yaptıklarımla ilgili mesleki sorular soran kısacası mesleğine müthiş saygısı olan bir ustayı görmekten hep gurur ve onur duydum...

Gene bir 7 Haziran'da, bundan 4 yıl önce, 7 Haziran 2010'da dünyaya veda eden Ferit Öngören de özgün çizgisinin ötesinde benim karikatür ve mizah tarihi anlamında bilgi ve deneyimlerinden en fazla yararlandığım ağabeydi. Türk karikatürü ve mizahı üzerine notlar almış, kafa yormuş, kitap yazmış olan Ferit Öngören, bu alanda var olan "objektif" bakış eksikliğini de benim açımdan epeyce azaltmış bir ustadır.

Yandaki 17 Şubat 2007 tarihli fotoğrafta Cihan Demirci ile Ferit Öngören Karikatürcüler Derneğindeki bir toplantıda görülüyor. Karikatür tarihine hep yanlı bakıp, sevdiği ve yakınlık duyduğu karikatürcüleri öne çıkarıp, uzak durduklarını, sevmediklerini yok sayan, karikatüre hep çıkar açısından bakan bir başka hakim anlayışın karşısında Ferit Öngören'in o yapmacıksız, yalın ve geniş açılı bakışı ve anlayışı karikatür ve mizah tarihimize sağlıklı bakışın da ipuçlarını verir bize. 

Ferruh Doğan ağabey de, Ferit Öngören ağabey de yakından tanıyıp, sohbetlerini paylaşma olanağı bulduğum ustalardandı, aynı yıl doğmuş bu iki önemli usta, 10 yıl arayla bu kez de aynı gün veda ettiler dünyaya, ikisini de bir kez daha sevgi ve özlemle anıyorum...

Cihan Demirci- AH! (7 Haziran 2018)


FERRUH DOĞAN'DAN ÇİZGİLER... 



SEMİH POROY'UN ÇİZGİSİYLE FERRUH DOĞAN

CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇİZGİSİYLE FERRUH DOĞAN

NECATİ ABACI'NIN ÇİZGİSİYLE FERRUH DOĞAN




FERRUH DOĞAN'I TANIYALIM... 


1932'de İstanbul2da doğdu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesindeki öğrenimini son sınıfta bıraktı.İlk karikatürü 1945 yılında Şaka dergisinde yayımlandı. Doğan Kardeş, Pazar Postası, hafta, yeditepe, 41 buçuk, Dolmuş, Kim, Tef, Taş, Taş-Karikatür, Akbaba ve Ant dergileriyle Cumhuriyet, Milliyet, Yeni İstanbul, Vatan, Akşam, Dünya ve Ulus gazetelerinde çalıştı. Özgür İnsan ve Toplum, İstanbul Ekspres gazetelirnede çizdi. Asrileşen Köy ve Çizgili Dünya isimli albümlerini yayımladı. İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve sendikasının gazete resmi ve karikatürü dallarında birinçilik ve ikincilik ödüllerini, İtalya’da Bordighera ve Marostica’da, Üsküp’te, Belçika’da çeşitli birincilik, üçüncülük ve jüri özel ödüllerini aldı. Sanatçının Tolentino’da (İtalya) Uluslararası Mizah Müzesi’nde bir karikatürü bulunmaktadır. Ferruh Doğan 9 Haziran 2000 tarihinde aramızdan ayrıldı.


FERİT ÖNGÖREN'DEN ÇİZGİLER... 




    HALİL İ. YILDIRIM'IN ÇİZGİSİYLE FERİT ÖNGÖREN


FERİT ÖNGÖREN'İ TANIYALIM

1932’de Diyarbakır’da doğan Öngören, 1958’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık mesleğinin yanı sıra yazar, karikatürcü ve ressam olarak eserler verdi. 1969 yılında Turhan Selçuk ve Semih Balcıoğlu ile birlikte Karikatürcüler Derneği’nin kurulmasına öncülük etti. 1966’da Lastik-İş Sendikası’nın yayın organı Lastik-İş’i çıkardı. Filiz, a, Yelken, Köprü, Ataç, Değişim, Şiir Sanatı, Yeni a gibi dergilerde yazdı. İlkçağlardan günümüze değin Anadolu şiirinin evrimini inceleyen araştırması Soyut dergisinde yayımlandı. Akbaba, Dolmuş, Tef, Gırgır gibi mizah dergiciliği tarihinde önemli yeri olan pek çok dergide eserleri yayımlanan Öngören, Vatan, Akşam, Günaydın, Gün, Sabah, Bugün, Meydan gibi gazetelerde yazdı. Karikatürcüler Derneği’ni kurduktan sonra Karikatür Müzesi’nin kurulması ve Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması’nın başlamasında da önemli katkılarda bulundu. Öngören, İstanbul'la ilgili çizgilerini "Nesneler" adlı kitabında topladı. "Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı ve Hicvi" adlı kitabında ise araştırmacı ve tarihçi kimliğiyle karikatür ve mizah tarihimizi anlattı...


(MİZAHHABER ARŞİVİ- CİHAN DEMİRCİ)


25 Aralık 2017 Pazartesi

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ, MİZAHİ CİHAN DEĞER!..


Cihan Demirci'nin 1985 yılından kalma bir karikatürü... Bu karikatür 1985 yılının sonlarında, yılbaşı öncesinde Hürriyet Gazetesinin "Gümgür Gümbür" adlı mizah sayfasında yayınlanmıştı. 1985 giderken durum buydu!.. Kısacası; dünden bugüne sadece görüntülerdeki kişiler ve tv ekranlarındaki teknolojik gelişmeler değişti!..

#GeçmişZamanOlurkiMizahiCihanDeğer #GümbürGümbür #HürriyetGazetesi1985 #CihanDemirci #NoelBaba1985 #GüldürüÜretimMerkezi #GÜM


22 Aralık 2017 Cuma

PİYASAYI VİRÜS GİBİ SARMIŞ BU DERGİLER HEM MİZAHA, HEM DE EDEBİYATA ZARAR VERİYOR!..

Ot'muş, Bavul'muş, Kafa'ymış ve bayileri bulaşıcı bir hastalık gibi sarmış tüm türevleriymiş, hem mizaha hem de edebiyata zarar veren, ne mizah dergisi, ne de edebiyat dergisi olamayan bu dergileri bugüne dek zerre kadar ciddiye almadığım gibi bunların hiçbirine bir gün olsun yazmadım, çizmedim. Üstelik sırf "ticari" amaçla çıkan, dergiyi son derece ucuza mal ederek ciddi kârlar elde eden bu dergi(cik)ler yazar-çizer emeğinin de baş düşmanıdırlar. Telif filan vermezler, veren olursa da utanç verici telifler öder.

Üzülerek söylemek durumundayım ki; bu dergilerin virüs gibi yayılmasında Metin Üstündağ'ın da (MetÜst) ne yazık ki ciddi katkıları olmuştur. Zaman gelir her şey yerli yerine oturur ve bu dergilerin edebiyata-mizaha verdiği zarar ilerde daha da iyi anlaşılır. Bu dergiler üstelik pek çok yazara-şaire ait olmayan yazıyı, şiiri onun yazısı-şiiri ya da sözüymüş gibi yayınlayarak ülkedeki "Cahiliye Devri"ne de ciddi anlamda katkı sağladılar.

İçi boş okur ve içi boş yazar tipinin artmasına, sığlığın dal-budak haline gelmesine destek verdiler. Şu sıralar tepki toplayan bir sayfa nedeniyle bu dergilerdeki yanlışı yeni fark eden arkadaşlara, yazarlara, edebiyatçılara da bıyık altından hüzünlü bir gülümseme yolluyorum sadece!..

(Cihan Demirci-22 Aralık 2017- AH!)



11 Aralık 2017 Pazartesi

ÖNCÜ BİR YAYINCI, KARİKATÜRCÜ KÖKENLİ GAZETECİ SEDAT SİMAVİ'Yİ 64. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİYLE ANIYORUZ...


SEDAT SİMAVİ... Karikatürcü kökenli, basınımızda çığır açmış, pek çok ilklere imza atmış, öncü bir yayıncı, gazeteci... Sedat Simavi'yi 64. Ölüm yıldönümünde sevgiyle anıyoruz... Sedat Simavi 1946 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'ni kuran isim. Gazetecilik mesleğinin ülkemizdeki en önemli kurumu onun sayesinde kuruldu. 1948'de onun çıkardığı, günümüzde de yaşamını sürdüren Hürriyet gazetesi ne yazık ki artık onun adını logosunun altında bile kullanmıyor. Yıllar önce kurucusu ve ilk patronu olan Sedat Simavi'nin adını sildiği gibi Sedat Simavi'nin en önemli gazetecilik ilkesi olan "KALEMİNE EFENDİ KAL, MECBUR KALIRSAN KIR AMA SATMA" sözünün özellikle 1 Kasım 2015 seçimlerinden beridir artık yanında bile geçmez oldu ne yazık ki... (C.D.)

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: 
SEDAT SİMAVİ KİMDİR?

Burada okuyacağınız kısa özgeçmişi oradan-buradan hemencecik kopyalamadık, pek çok kaynağı tarayarak özel olarak hazırladık. Sedat Simavi 1896'da İstanbul’da doğdu ve Galatasaray Lisesinde eğitim gördü. Yayıncılığa ilk adımını bir mizah dergisi yayımlayarak yaptı: "HANDE"... Sadece yayıncı değil aynı zamanda bir karikatürcüydü. Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin sitesinde "1914 yılında haftalık Hande dergisini yayımladı" yazıyor ama MİZAHHABER olarak biz bu dergiyi 1916'da çıkardığını biliyoruz. 1918'de ise bu kez "DİKEN" adlı bir başka bir mizah dergisi yayımladı. 21 Temmuz 1920 de Dersaadet (Mutluluk Kapısı anlamında İstanbul ‘un isimlerinden biri) Gazetesini yayımladı. Milli Kurtuluş hareketini destekleyen bu gazete, mütareke ve işgal sansürünün çeşitli baskılarına ancak 128 gün dayanabildi. Bu kez 8 Şubat 1921 günü Payıtaht (Başkent) gazetesini yayımladı. Bu gazete de sansürlerin sürekli hedefi oldu. Yayım hayatı sadece 54 gün sürdü. 1921-1923 yılları arasında yayınladığı "GÜLERYÜZ" mizah dergisiyle Kurtuluş Savaşına destek verdi. Bu anlamda İstanbul hükümetini destekleyen "Aydede" adlı mizah dergisinin tam karşısında Mustafa Kemal'den yana tavır aldı. 10 Ağustos 1908'de ilk karikatürcü sayılan Ali Fuat Bey tarafından çıkarılan KARAGÖZ mizah dergisini 1935 yılında satın alan Sedat Simavi mizah yayıncılığını bu dergiyle sürdürdü. Karagöz mizah tarihimizin Akbaba'dan sonra en uzun ömürlü ikinci dergisidir. Sedat Simavi'nin ölümünden sonra da 2 yıl, toplam olarak ise; 47 yıl yayımlanmıştır. Simavi'nin 15 Mayıs 1933 günü yayımladığı Yedi Gün Dergisi ise döneminde 54 bin tiraja tırmanarak o zamanın gazeteler ile birlikte Harf Devriminin yayılmasında öncülerinden biri oldu. Sedat SİMAVİ 1 Mayıs 1948 günü, ülkenin basın hayatına yeni ufuklar açan HÜRRİYET gazetesini kurdu. Hürriyet gazetesini 5 yıl kadar yayımladıktan sonra 11 Aralık 1953'te bu dünyaya veda etti. Ülkede yayıncılık alanında tam anlamıyla öncü bir isim olan Sedat Simavi özellikle; Kadın ve magazin türü dergilerde tam bir öncüdür. Sadece yayıncılık, karikatürcülük yapmamış sinemayla da ilgilenmiştir. Sinemamızın ilk konulu filmi sayılan "Pençe" filmini 1917'de çekmiştir. Gene aynı yıl "Casus" adlı konulu bir film daha çekmiştir ama acı olan bu iki film de ne yazık ki kayıptır ve arşivlerde yer almamaktadır... Ölümünün 64. yılında bir kez daha sevgiyle anıyoruz... (C.D.)

20 Kasım 2017 Pazartesi

2. ULUSLARARASI ÇUKUROVA KARİKATÜR FESTİVALİ ADANA'DA GERÇEKLEŞTİ.


2. Uluslararası Çukurova Karikatür Festivalinin kapanış anında festivale konuk olan karikatürcüler toplu halde Çukurova Belediye Başkanıyla sahnede... 


Tan Oral, Ufuk Tekin, Altan Öymen "Acılı Adana" söyleşisinde... 

AH MİZAH / ÖZEL HABER - Çukurova Belediyesince düzenlenen 2. Uluslararası Çukurova Karikatür Festivali, 17-18 Kasım tarihlerinde Adana'da gerçekleşti. 17 Kasım Cuma günü açılışı yapılan festivalde, Orhan Kemal Kültür Merkezi önünde açılan standlarda karikatür ve çizgi roman kitapları, çizgi roman ve çizgi bant karakterlerinin karton maketleri sergilendi. Çukurova Belediye başkanı Soner Çetin'in konuşmasıyla açılan festivaldeki ilk söyleşi "Acılı Adana"da, festivalin aynı zamanda "Onur Konuğu" olan, 80 yaşındaki delikanlı çizer Tan Oral ile yılların duayen gazetecisi-siyasetçisi Altan Öymen konuşmacıydılar. Bu söyleşiyi Çukurova Belediyesi Kültür Müdürü ve bu festivalin beyni olan Ufuk Tekin sundu. Sonrasında uzun yıllar önce Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış bir röportaj dizisinin sergisi olan "Acılı Adana" ile, Don Kişot Dergisinin Uluslararası Farkılıklara Saygı Karikatür sergileri ile festivale Ukrayna'dan katılan Oleksy Kustovsky ile İtalya'dan gelen Marco De Angelis'in sergileri hep birlikte açıldı. 



Yılmaz Aslantürk, Bülent Üstün ve Mehmet Saygın söyleşi sonunda çiçek plaketlerini alırken... 


Yönlendiriciliğini Mehmet Saygın'ın yaptığı İlk günün son etkinliğinde; Kötü Kedi Şerafettin'in çizeri Bülent Üstün ile Otisabi karakterinin çizeri Yılmaz Aslantürk konuşmacı olarak, kendi çizgi maceralarını anlatıp, bu yaz yitirdiğimiz çizgi roman ustası Galip Tekin'i andılar. Bu arada biz de şunu öğrendik ki, Galip Tekin yaşamını yitirmeseydi bu festivalin konukları arasında olacaktı. Festivalin ikinci günü olan 18 Kasım Cumartesi günü, Orhan Kemal Kültür Merkezi önündeki kitap standlarında kitap imzasıyla başladı. Festivalin konuklarından çizgi romancı-karikatürcü Bülent Arabacıoğlu, Tan Oral, Bülent Üstün, Yılmaz Aslantürk, Hicabi Demirci "Komik Şeyler" standında kitaplarını imzaladılar. Festivalin en keyifli etkinliği sürenin yetmediği "Çocuklarla çizim etkinliği" idi. Adana'daki çeşitli özel okulllardan gelen öğrencilerin karşısında oturan tüm festival konuğu çizerler onları çizerken, çocuklar da konul çizerleri çizdiler. 


Zeynep Özatalay, İ.Serdar Sayar ve Cihan Demirci... 

Bu etkinliğin ardından Orhan Kemal Kültür Merkezi salonunda, yönlendiriciliğini İ.Serdar Sayar'ın yaptığı 2 söyleşi yanyana gerçekleşti. Önce mizah yazarı ve karikatürcü Cihan Demirci "Oğuz Abi'nin Gırgır"ı başlıklı söyleşide kısaca Gırgır dergisinin çıkış öyküsünü, Gırgır'lı yılları anlattıktan sonra karikatürün, mizah dergilerinin ve mizahın bugün yaşadığı sorunlara değindi. Çizer, illustratör Zeynep Özatalay'da "Editoryal İllustrastyon" başlıklı konuşmasında editoryal çizim inceliklerine değindi. Ardından salondan gelen sorulara yanıt verildi. 


Marco De Angelis, Erdoğan Karayel ve Oleksy Kustovsky...

Bir sonraki etkinlikte, festivale yurt dışından katılan 3 konuk çizer sahne aldı. Almanya'dan gelen çizer Erdoğan Karayel'in yönlendiriciliğinde, Ukraynalı çizer Oleksy Kustovsky ile İtalyan çizer Marco De Angelis, tercümanlar eşliğinde, kendi ülkelerindeki karikatür serüveninin durumunu anlatıp, Türkiye Karikatürü üzerine görüşlerini bildirdiler. 

2004 yılında, ne yazık ki çok erken bir yaşta yitirdiğimiz Tarsus kökenli, bu toprakların insanı olan çizer Necati Abacı da 2. Çukurova Karikatür Festivalinde unutulmadı ve eşi Sabahat Abacı onun anısına sahnedeydi. 

Festivaldeki diğer iki sergide ikinci gün açılan, Erdoğan Karayel'in "Çizgilerde Yaşayanlar-Portre Karikatürler" sergisi ile Zeynep Özatalay'ın "Çizgili Türkiye Gündemi" sergileriydi. Festivalde "Musa Kart" adına düzenlenen "Basın Özgürlüğü" konulu karikatür yarışmasının da ödül töreni gerçekleşti. Ayrıca "Çocuklar" kategorisinde ödül alanların ödülleri de verildi. Festivalde "Basın Özgürlüğü" ödülü, 9 ay Silivri'de hapis yatan, yaz aylarında özgürlüğüne kavuşan, ancak davası devam etmekte olan yılların usta çizeri Musa Kart'a verildi. Tan Oral'a verilen "Onur Konuğu" ödülünün ardından festivalin son etkinliği için Sunay Akın sahne aldı ve 1 saatlik "Bakmak ile Görmek" başlıklı, karikatür-çizgi roman-çizer anıları-anekdotları ağırlıklı bir gösteri sundu. Bu tür festivallerin hem sürelerinin hem de adetlerinin artması, yıllardır yaşamadığı baskı kalmayan karikatürün-mizahın-çizginin gücünün hak ettiği yere yeniden ulaşması dileğiyle... (AH!) 


2. ULUSLARARASI ÇUKUROVA KARİKATÜR FESTİVALİNDEN ÇEŞİTLİ ANLAR, FOTOĞRAFLAR...